Ahmet Hâþim, ne yazýk ki, uzun zamandýr, dil bakýmýndan yeni nesillerin ulaþamayacaklarý bir yerde duruyor. Bugünkü haline bakýnca, Türkçe’nin bir zamanlar Bâki’leri, Þeyh Galib’leri, Ahmet Hâþim’leri, Yahya Kemal’leri, Necip Fazýl’larý yetiþtirmiþ olduðuna inanmak çok zordur. Onlar sanki baþka bir dilin, baþka bir kültürün þairleri. Baþka bir kültürün dedim; çünkü yeni nesillerin, sadece edebiyatýmýzýn geçmiþi ile deðil, dil ve edebiyat vasýtasýyla bugüne aktarýlmasý gereken kültürle de irtibatý kopmuþtur. Eserlerini otuz, kýrk, bilemediniz elli yýl önce vermiþ þairlerin dilini anlamayan baþka bir toplum, dünyanýn ne geçmiþinde vardýr, ne de bugününde. Baþka milletler, Ahmet Hâþim gibi þairlerinin geride býraktýklarý her þeyi büyük bir titizlikle muhafaza ediyor, evlerini geride býraktýklarý her þeyi büyük bir titizlikle muhafaza ediyor, evlerini müze haline getiriyor ve haklarýnda her yýl beþ on kitap neþrediyorlar. Bizse onlarýn dillerini hýzla eskitiyor, ucuz mizahi romanlarda ve filmlerde alay konusu haline getiriyoruz. Halbuki Ahmet Hâþim ve onun cinsinden þairler, tek baþlarýna bir insanýn hayatýný zenginleþtirebilirler; hatta sadece Hâþim’i okuyarak dünyaya herkesten farklý bakmak mümkündür.