Dyodyuþka, altýn kalplim, ensevgili! Bana gönül alýcý, güzel mektuplar yaz, biraz alçakgönüllü ol, inayet et de arada beni sevdiðini söyleyiver. Kendini küçültmekten korkma. Sen bana, bugün benim sana verdiðimden üç kuruþluk daha çok sevgi vermiþsin, eee, n’olmuþ yani? Benden karþýlýk görmezsin korkusuyla duygularýný açýklamaktan çekinme, utanma –kuþkusuz, duygularýn varsa eðer. Yoksa, zaten zorla çekip alamam ki. Ruhunla diz çökmeyi de öðren, yalnýzca ben kollarýmý açýp seni çaðýrdýðýmda deðil, ben arkamý döndüðümde de. Kýsacasý, cömert ol, harca, israf et sevgini benim için. Senden bunu istiyorum! Ne yazýk ki seninle sürekli birlikte olmak benim kiþiliðimi bozuyor, ama bunu bilmek seninle boðuþmak için güç veriyor bana. Unutma, teslim olmalýsýn, çünkü sevgimin gücü nasýl olsa sana boyun eðdirecek. ...
Ah sevgili, Tanrý þahidim olsun, baþka hiçbir çift böyle bir görev üstlenmemiþtir: birbirlerinden birer insan yaratmak. Bir tanem, kendine iyi bak, seni kucaklar, öpücüklere boðarým.”
Devrimler çaðýnýn ve Spartakistlerin önderlerinden Rosa Luxemburg'un sevgilisi ve yoldaþý Joe Jogiches'e yazdýðý, kadýn olarak aþkýný ve mücadeleye adanmýþlýðýný döktüðü mektuplarý yeniden okurla buluþuyor...