Bir sözlü tarih çalýþmasý olan bu kitapta yaþam öyküleri anlatýlan kiþiler, Anadolulu Rum yapý ustalarýdýr. Bu ustalarýn sonuncusu olan Hacý Andon’un kýzý Anasta’nýn aktardýðý aný ve bilgilere dayanýlarak anlatýlan öyküler, kabaca iki yüzyýla yayýlan olay ve kiþileri tanýtýr. Bu zaman diliminde yaþam koþullarýnýn ve siyasetin saða sola savurduðunu gördüðümüz bu kiþiler için tutunacak tek dal, meslek bilgileri ve meslek ahlaklarýdýr. Anlatýnýn merkezinde yer alan ve Hacýustalar olarak bilinen üç inþaat ustasý Türkçe konuþan Anadolulu Rumlardan, yani “Karamanlý” denenlerdendir. Nitekim, ailenin son ustasý olan Hacý Andon, 1956’da çocuklarýna hitaben kaleme aldýðý bir vasiyet mektubuna “Yunani lisana aþina olmadýðýmdan ... mecbur oldum Türk lisaný ile tebdir etmeyi...” diye yazmýþtýr. Metinde anlatýlanlar Anadolu’nun resmi tarihine girmemiþ birçok bilgi içeriyor. Anadolulu Ortodoks nüfusun yaþam biçimini ilgilendiren ve kýsa kýsa anlatýlan öykülerin içinde neler yok ki: 19. yüzyýlda Anadolu’ya iþ bulmaya gelenler, 20. yüzyýlda Rusya’ya iþ bulmaya gidenler, gizli Hýristiyanlar, gelenekler, deyiþler, türküler ve bunlarýn yaný sýra inþaat esnafýnýn iþ görme usulleri, âdetleri... Hacýustalar’ýn öyküsünü bize aktaran Argiris Petronotis Selanikli bir mimar. Ayda Arel’in Önsöz’ü ve Herkül Millas’ýn Göçenler ve Göçü Ýzleyenler baþlýklý mübadele hakkýndaki yazýsý da bu sözlü tarih çalýþmasýný tamamlýyor.