Bir toplumun özgürlük ölçütü, içinde bir arada barýþçý bir þekilde yaþattýðý özgünlüklerdir. Özgünlüklerin yaþamasý o toplumda þu ya da bu þekilde katýlýmcýlýðý da teþvik edici olarak özgürlüklerin geliþtirilmesinde iki yönlü bir rol oynayacaktýr. 1826'da Bektaþilik, Osmanlý toplumunda, puta tapanlarla tapmayanlarý, þarap içenlerle içmeyenleri, domuz yiyenlerle yemeyenleri, bilmek isteyenlerle inanmak isteyenleri, her ikisini birden yapmak isteyenleri bir arada tutan ve boðazlaþmadan uzaklaþtýran bir faktördü. Vaka-i þerriyye bu faktöre vurdu.
Kýsacasý, garip bir hayýr anlayýþýmýz var. Bu anlayýþa son vermek gerekiyor. Böyle bir hayýr anlayýþýna son vermenin bir yolu da, niçin Vaka-i Hayriyye'ye artýk hak ettiði adý vermekten geçmesin?