Güzel ve özlü bir tanýma göre, ''Bir film, art arda gelen görüntülerin fotoðrafik yansýmasýdýr''. Baþka bir tanýma göre, ''Fotoðrafik sýralamanýn tersine, fotoðrafik araçlarla hareket yanýlsamasý saðlayan teknik bir araçtýr''. Kuþkusuz her iki taným da yalnýzca teknik süreci açýklar. Brockhaus Ansiklopedisi'nin 1932 baskýsý, selüloit þeridi olarak film ile 'sinematografi'yi birbirinden kesin olarak ayýrýr. Bir fotoðrafçý dükkânýndan film istersem, bir rulo ýþýða duyarlý selüloit alýrým. Sinemaya gidersem belgesel ya da dramatik bir film izlerim: Eskiden sessiz, þimdilerde sesli olan film, artýk selüloit deðil, çoðunlukla plastiktir ve sinemaskoptan sineramaya çok sayýda geniþ ekran tipindedir. Ýngilizler 'sinema'ya giderler, Amerikalýlar 'film'e, Güney Afrikalýlar hâlâ 'biyoskop'a gidiyorlar...
Nefis bir arkeolojik kazý ve muazzam bir görsel þölen olan bu kitap sizi sinemanýn tarih-öncesinde gezdirecek...