Mehmet Hilmi, 1884 yýlýnýn baþlarýnda Manastir'ýn Kýnalý Köyü'nde, kendisini bekleyen uzun ve zorlu yaþamdan habersiz dünyaya gözlerini açtý. Doðduðu yýllarda Osmanlý Ýmparatorluðu artýk gücünü iyice yitirmiþ, askeri ve siyasi yönden çýkmaza girmiþ durumdaydý. Türk milletinin içine düþtüðü bu durumdan çýkabilmesi için vatansever gençlerden baþka umudu yoktu.
Manastýrlý Mehmet Hilmi de öncelikle vatan ve millet için çalýþmayý kendine ilke edinerek askerlik mesleðini seçti. 19O5'te Harbiye Mektebi'nden mezun olunca Çanakkale'ye tayini çýktý. 1911'de katýldýðý Ýtalyan Harbi, yýllar boyu sürecek 'cepheden cepheye bir ömür' döneminin birinci adýmý oldu. 1912 yýlýnda Balkan Savaþý'nda ilk madalyasýný aldý. Mecid iye Bataryasý Grup Komutaný olarak katýldýðý Çanakkale Savaþý sonrasý, belki de bütün mücadeleyi etkileyen baþarýsýndan dolayý, biri Sultan Reþat'tan, ikisi Almanlardan olmak üzere üç madalya daha kazandý. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardýndan yabancý güçlerin etkisiyle bir süre rütbeleri sökülmüþ ve maaþý kesilmiþ bir sivil olarak geçim derdine düþtü. Zorunlu bir aradan sonra Doðu Çephesi'nde baþlayan yeni dönemle birlikte önce Binbaþý olmanýn, ardýndan "Kýrmýzý Þeritli Ýstiklâl Madalyasý" kazanmanýn onurunu yaþadý.
Osmanlý'nýn son dönemleriyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluþ yýllarýnýn canlý tanýðý olan Yüzbaþý Mehmet Hilmi'nin savaþlarla ve mücadeleyle geçen hayat hikâyesi, bizlere o sýcak günleri yeniden yaþatýyor.