Koruk tadýnda bir yaþam bütün bunlarý düþündüren. Akdeniz sahilllerinde sürüklenen baþý boþ bir yaprak, süt beyazý çýrpý kollar. On birinde bir çocuk, Kaymaklý nýn Genabasý. Eleni Klo Morias Naciye Arif, sen söyle bakalým Yaseminler Tüter mi Hala?
"Her okuyuþumda içimden dalga dalga olduðunu bir tek Yasemin'lerde yaþadým. Her seerinde Naciye oldum paçalarým dolandý bacaklarýma. Peyker'e aðladým. Afroditi'yi baðýrma bastým her seferinde, Hasanimu ilk oðlum oldu. Arif'e çevremi verdim. Glafkos'un yataðýnda yasemin koktum. Düþünülebilen her þeyin yaþanabildiðini, yaþanan hiçbir þeyin silinmediðini, her bulutun altýnda bir iz olduðunu yeniden bildim, yeniden bildim.
Koruk tadýnda bir yaþam bütün bunlarý düþündüren. Akdeniz sahillerinde sürüklenen baþýboþ bir yaprak, süt beyazý çýrpý kollar. On birinde bir çocuk. Kaymaklý'nýn Genabasý. Eleni Klo Morias Naciye Arif, sen söyle bakalým, Yaseminler Tüter mi Hala? (arka kapaktan)
O gece, Mikalis Menas her zamankinden çok daha fazla içti. Ve aç karnýna içti. Önce Maria’ýnn, sofraya yerleþtirdiði komandariya þiþesi bitti. Sonra iki tane de Eleni getirdi. Bütün ýsrarlara karþýn da, ne þeftali kebabýndan tattý, ne de kolakastan. Ýþ sorunlarýný evine taþýyan bir adam deðildi. Daha doðrusu, iþ sorunlarý yoktu. Maria Ýolanti gitgide merak etti. Bir ipucu ümidi ve kaygýsý ile Eleni’yi inceledi. Kýzda bir farklýlýk yoktu. Bu defa da kaygýlandýðý için kendisine kýzdý. “Mikalis, bir sorun mu var?” diye sordu, dayýoðlu kocasýna. “Var ya, var!” Birden patladý Menas. Yerinde fýrlamaya kalkýþýnca, gövdesini þýkýþtýrdýðý koltuk da havalandý. Eleni baþýný öbür yana çevirdi, dudaklarýný ýsýrdý. Koltuktan kurtulunca, bahçeye doðru bir iki adým attý Menas, sonra hýzla geri döndü. Masanýn üstünde bir peçete kaptý, alnýnýn üzerinden, gözlerine doðru akan terleri sildi. Kahverengi gömleðinde beliren ýslaklýk geniþledi, kaburgalarýnýn hizasýna indi. Buruk ter kokusundan kurtulmak için, uzandý bir iki yasemin koparttý Maria…. (kitaptan)