Genç Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluþ Savaþý'nýn hemen ardýndan yeni bir mücadeleye giriþir. Bu kez hedef, geç kalýnan sanayi devrimini yakalamak ve ileri medeniyetler seviyesine ulaþmaktýr. Elde avuçta bir þey yokken, yine yoktan varlarý yaratmak gerekmektedir. Topyekûn kalkýnma için ülkenin tüm kaynaklarý seferber edilir, ülke insaný kendisi için yapýlan bu çabalara içtenlikle, kývançla ve büyük bir coþkuyla katýlýr.Tamamen bize özgü olan, baðýmsýzlýðý, yurt kaynaklarýný ve ülke insan gücünü esas alan bu kalkýnma modeli, o gün pek çok ülke tarafýndan örnek alýndýðý gibi, þimdilerde örnek almaya çalýþtýðýmýz birçok ülke için de ilham kaynaðý olur. Kurulan her iþletme ya da yeni bir yere ulaþan demiryolu, kýsa sürede o yörede bambaþka bir yaþam baþlatýr; kalkýnmaya öncülük eder...
Bu öncüler o kadar çoktur ki; Sümerbank tesisleri, Þeker fabrikalarý, Demir-Çelik iþletmeleri, Uçak fabrikalarý, Cer atölyeleri, ETÝBANK kuruluþlarý...