Farklý kimliklerin beraberliðinin macerasýný en iyi anlayan ve anlatan yazarlarýmýzdan biri olan Ýlhan Eksen, Yolculuk ile bu kez baþka karþýlaþmalarý dile getiriyor.
1940'larýn baþý. Savaþ yýllarý.
Çocukluklarý birlikte geçmiþ üç arkadaþ, trenle Ankara'ya doðru bir yolculuða çýkarlar. Baþta, hayatýn her birini ayrý bir yere savurduðu, birbirini özleyen üç arkadaþýn geçireceði keyifli bir gece hayal edilirken, aralarýndaki düþünsel farklýlýklarýn, saklanan sýrlarýn, yaþamýn keþmekeþinde gitgide yitirilen masumiyetin ortaya döküldüðü bir hesaplaþma baþlar aralarýnda...
Bir tren, üç arkadaþ ve onlarý bekleyen uzun bir gece...
"Muzaffer, yataklý vagonun daracýk koridorunda kapý numaralarýna bakarak ilerlemeye baþladý. Osman ve Mehmet Ali'yi bulup geldiðini haber verecekti. Onlarý trene binmeden önce, dýþarýdan, kendi kompartýmanlarýna yerleþme telaþý içinde görmüþtü ama onlar Muzaffer'i fark etmemiþlerdi..."