Güneydoðudan Öyküler, Türkiye’nin en büyük sorununun bir yönünü bizzat yaþamýþ yüz binlerce insanýn, yüz binlerce anýlarýndan sadece küçük bir bölümünü içermektedir. Büyük çoðunluðu hâlâ devlet memurluðu statüsünde; gaziler, þehit aileleri, doktorlar, pilotlar, bekleyenler, hiç gidemeyenler, hâlâ orada olanlar ve dönenlerin anýlarýndan oluþan öykülerde, aný sahiplerinin isteði üzerine, olaylarda geçen kiþilerin kimlikleri ve olaylarý yaþandýðý söyleþilerin ardýndan, olaylarýn asýllarýna sadýk kalarak, aný sahiplerinin onayý ile öyküleþtirilmiþtir.
Güneydoðudan Öyküler’in –bazýlarýnýn inanmak istediklerinin aksine- solculukla saðcýlýkla ya da herhangi bir ideoloji ile uzaktan yakýndan bir ilgisi yoktur. Çünkü yaþananlara þahit olanlar, dökülen kanlarýn “sað-sol” gibi basit yön kavramlarýyla asla sýnýflandýrýlamayacaðýný çok acý bir þekilde öðrenmiþtir.
Ve aslýnda yazýlanlar, “birer aný”dan çok “sürekli aðlayan bir yaradan akan kanlara ait, hafýzalardan asla silinemeyecek derecede ruhla bütünleþmiþ hatýralar”ýn basit sözcüklerle ifadesidir.