Benim aklýmdaki Viyana, 2003 yýlýnýn Temmuz ayýna kadar, daha önce hiç gitmediðim diðer þehirler gibi yalnýzca görüntülerden oluþmaktaydý. Gelenekle geleceðin arasýna kurulmuþ bu sýra dýþý þehirde, son 150 yýlýn en sýcak yaz mevsimi yaþanýrken, beni bekleyen görüntülerle buluþmak üzere yola çýktým.
Kendine has aurasý olan bu þehri, filmin yüzeyini bir not defteri gibi kullanarak saptadým; karþý karþýya geldiðim anlarý fotoðraf aracýlýðýyla anýlara-dönüþtürdüm; üstelik Viyana'yý tam anlamýyla anlatmanýn olanaksýz olduðunu bilerek...
Þehre sanki bu ilk geliþim deðilmiþ gibi davrandým. Çok sevmeme raðmen ona belirli bir uzaklýkta durdum; fotoðraflarýmda da bu saygýlý uzaklýðý korudum. Elimdeki tek ganimet, fotoðraf makinemle kuþattýðým anlardan, siyah beyaz saptanmýþ fotoðraflar oldu. Geçen Yaz Viyana'da, yeni bir þehri keþfetmenin tarifsiz keyfini yaþadým.