Bütün kadýnlar þeytan mý ya da bütün erkekler domuz mu? Bu yaklaþým bizi bir adým ileriye götürür mü, sorunlarýmýzý çözüp hayatý daha eðlenceli ve güzel bir hale getirir mi?
Hayýr. Ortada bir suçlu ya da kurban, iyi ya da kötü yok. Sadace farklýyýz. Þaþýrtýcý derecede farklý. Üstelik kendinden farklý bir canlýnýn düþünme ve hareket etme tarzýný anlamaya ya da doðal kabul etmeye isteksiz.
Bu kitap kadýn ve erkeðin birbirini ‘hiç anlamamasý” (!) üzerine. Biz iki cins, iki ayrý dil konuþuyoruz. Farklý genetik miraslarla doðup farklý kural ve koþullarla yetiþtirilince kullandýðýmýz dil birbirinden ayrýlýyor.
Kendi dilini býrakýp ikinci bir dilde konuþmak kolay deðil, çok çaba istiyor. Ancak anlamak, konuþmaktan daha kolay. Yani bir yandan kendi dilimizden konuþurken en azýndan karþý cinsçe anlamayý da deneyebiliri.
Þimdi kendimizi yeniden programlama ve ‘karþý cinsçe’ öðrenme zamaný! Çünkü birlikte yaþýyoruz, birlikte çalýþýyoruz. Aþk ve iliþkilerde birlikteyiz. Çünkü yaþam, karþý cinsi düþman ilan etmeden de yeterince zor. Üstelik onlarla olumlu iliþki kurmadan yeterince zevkli ve eðlenceli deðil!