Tanrýnýn sonunda bana acýdýðýný ve yardým etmeye karar verdiðini düþünmem için sebeplerim var. Kocam elini bile sürmüyor bana. Yanýma yaklaþmýyor, yüzüme bakmýyor. Ayrý odalarda yatýyor, karþý karþýya gelmemeye gayret ediyoruz. O sabahýn erken saatlerinde, mutfak masasýna hazýrladýðým kahvaltýsýný týkýnýp çýkýp gittikten sonra, büründüðüm kara çarþafý fýrlatýp atýyorum evin bir köþesine. Yataðýma dönüyorum, her bir anýný, ellerimi incecik bir ipek üzerinde dolaþtýrýr gibi özenle okþayarak, severek, hasretle titreyerek düþündüðüm on yýlýma geri gitmek için. Gözlerimi yumup, yeniden yaþamaya baþlýyorum.
Geniþ Zamanlar, hayatýn içinden akan, kendi zamanlarýný yaþatan öykülerden oluþuyor.