Yaman Örs'e göre, felsefecinin, seçimlerinde etkili olan etmenleri önemsemesi, belli okullara sýký sýkýya baðlanmak yerine bilim adamýnýn soru karþýsýndaki yansýz bakýþ açýsýný tutturmaya çalýþmasý gerek. Bu, psikiyatrist için de geçerli: Kendinin farkýnda olan, kendini izleyen, soruyu kendi dýþýnda tutarak ele alabilen, ama gözlem için kuram gerektiðini, hatta kuramýn gözlemi etkileyebileceðini bilen bir duruþ.
Psikiyatrinin sinirbilimlerinden gitgide daha çok beslendiði çaðýmýzda, Yaman Örs'ün spekülatif felsefeye ihtiyatla yaklaþan ve psikiyatrinin felsefeleþmesinin getirebileceði muhtemel olumsuzluklara dikkat çeken duruþu, klinikçi için yazarýn görüþlerine katýlsýn ya da katýlmasýn- psikiyatrinin yöntem sorunlarý düþünülürken çok iyi bir baþlangýç olabilir. Bu duruþun, gündelik uygulamadaki etik sorunlar, örneðin damgalamaya iliþkin tutumlar konusunda ima ettikleri de ayrýca önemlidir.
Kitapta ayrýntýlý olarak irdelenen rasyonel ampirisizmin, felsefeciler kadar psikiyatristler için de önemli olduðu düþüncesindeyim. Bu bölümlerde, gözleme ve deneye deðer veren, ama klinik bilimlerde bunun sözgeliþi hücre biyolojisinden farklý olarak belli güçlükler taþýdýðýnýn farkýnda olan birçok meslektaþýn katýlacaðý saptamalar var. Sadece doðrudan gözlemlerle çalýþamayan, araþtýrmada hep olasýlýk hesabýna ve çýkarsamalara ihtiyaç duyan, “hastalýk yoktur, hasta vardýr” sözünü iþiterek yetiþmiþ olduðu halde bunun biraz kolaya kaçan bir basitleþtirme çabasýný yansýttýðýný farkeden klinik bilimciler, hekim ve bilimci kimliklerini, sorumluluklarýný, deðer seçimlerini kitabýn zengin içeriði eþliðinde tekrar gözden geçirme imkaný bulacaklar.
Bu kitap, týp felsefesi ve etiði konusunda sadece psikiyatride deðil, genel týpta da çok ihtiyaç duyulan bir kuramsal çerçeve oluþturuyor. Kitap, týp öðrencisinden, tecrübeli hekimlere kadar her düzeyden okuyucu için faydalý olacaktýr.