Anasayfa | Yeni ��kanlar | Yay�nevleri | Yazarlar | �ye Ol | Hakk�m�zda | Reklam | Bize Yaz�n
A��l�� Sayfas� Yap | S�k Kullan�lanlara Ekle | Email |   25 Nisan 2024   

 :: Kategoriler ::
Aile
Araþtýrma
Baþvuru Kitaplarý
Bilgisayar
Bilim
Çocuk Kitaplarý
Coðrafya
Dergiler
Ders Kitaplarý
Din
Dizi
Doða
Edebiyat
Eðitim-Kültür
Felsefe
Gezi
Hukuk
Kiþisel Geliþim
Kýlavuz Kitaplar
Müzik
Psikoloji
Saðlýk
Sanat
Siyaset
Sosyoloji
Süreli Yayýnlar
Tarih
Yabancý Dil
Yemek
Ýletiþim
Ýþ Dünyasý
Þiir

 :: E-Mail Listesi ::


Ekle Çýkar



 :: Tarihte Bugün ::



 :: Linkler ::

  :: Reklam ::


Cevap Arada��n�z Her Soru ��in
 :: Röpörtaj ::

Sadýk Yalsýzuçanlar ile Röportaj

‘Öykünün geleneksel formu, kutsal metinlerdeki mesellerdir’



Sizi, edebiyat okuru, yayýnlandýðý dönemde ilgi gören Gerçeði Ýnciten Papaðan adlý öykü kitabýnýz ve ardýndan Yakaza adlý romanýnýzla tanýdý. Ýlkin, dilerseniz, öykü ile roman arasýnda ne türden bir iliþki veya ayrým var, niçin öyküden sonra roman yazdýnýz, bununla baþlayalým.


  


Öykü, ‘romana geçiþ’te bir ‘ara tür’ deðildir. Ama, öykü yazarlarý genellikle roman da yazmýþlardýr. Bunun istisnalarý vardýr kuþkusuz, ne ki, öykü ile roman arasýnda önemli bir ayrým vardýr. Öykü, esasýnda insanoðlu kadar kadim bir anlatým tarzýdýr. Sözün sultaný þiirdir ama, öykü de masalla þiirin arasýnda bir yerde durur ve bir beyan biçimi olarak son derece yaygýn ve yaþlý bir dildir. Öykü, daha çok bir aný, bir süreci, bir imayý, bir durumu anlatýr. Roman ise, daha oylumlu ve kapsamlý olmanýn yanýsýra, sosyolojik bir boyuta da sahiptir. Öykünün yapamayacaðý bir þeyi yapar roman, bir toplumsal kesiti, bir tarihsel süreci, bir macerayý anlatýr. Gerçi bu tanýmlar da sorunludur. Romanýn doðuþundan bugüne çok þey deðiþti. Özellikle yetmiþlere gelindiðinde bireysel perspektif kýrýldý ve daha kollektif semboller üzerinden, daha mitik bir anlatým tarzý yeðlenmeye baþlandý. Latin Amerika romancýlarýnýn açtýðý bu çýðý, sonradan Eco ve Rüþdi gibi yazarlarla daha da dönüþtü. Roman, giderek, daha ‘yaðmalayýcý’ ve herþeyi anlamsýzlaþtýrýcý kalemlerce iyiden iyiye evrildi. Anlamsýzlýða vurgunun merkeze alýndýðý bu ortamda, roman, Enis Batur’un Acý Bilgi örneðinde olduðu gibi sürekli bir deðiþim ve açýlýmlar içinde. Öyküye gelince, bu dil bize, gündelik yaþamdan, en kiþisel deneyimlere kadar hemen her alanda ‘kullanýþlý’ imkanlar sunar. Öyküde de bir dönüþüm yaþanmýþtýr, yaþanmaktadýr, ama bu, romandaki gibi/kadar deðildir. Öykünün geleneksel formlarý kutsal metinlerdeki kýssa ve mesellerdir. Bu anlatýlarla modern öykü arasýnda epeyi bir açý farký var ama, esas itibariyle, anlatý ayný eksende geliþmiþtir. Bu anlamda bakýldýðýnda, benim, Yakaza adlý tek ‘roman’ýma roman da denmez. O da bir tür öyküsel katlardan oluþan epizodik bir metin olarak okunmalýdýr.


  


Bizde öykü nasýl bir macera izledi, hangi uðraklardan sonra bugüne geldi?


 


Hikayeden öyküye nasýl gelindi, hangi uðraklara uðrandý, nerelerden geçildi? Bu cevabý uzun bir soru. Özetle þu söylenebilir: Son yüzyýl içinde bu dildeki dönüþüm, bizim batýlaþma maceramýz içinde bir yan alan olarak gerçekleþmiþtir. Gerçi Ýkinci Yeni’nin belirdiði yýllarda, öyküde de oldukça farklý eðilimler ve açýlýmlar kendisini gösterir ama, ilk öykü yazarlarýmýzdan itibaren altmýþlara kadar, hikayenin Batýdaki dönüþümüne koþut biçimde bir deðiþme yaþanýr. Öykümüzün çeþitlenmesi ve zenginleþmesi, daha çok altmýþ yýllarýn ikinci yarýsýnda baþlar ve yetmiþlerin sonlarýna doðru da hýzlanýr. Bu dönemde beliren ürünler, asýl sarsýcý etkisini seksenlerde ilk öykülerini yazanlar üzerinde gösterir. Oðuz Atay, Bilge Karasu, Mustafa Kutlu, Tezer Özlü, Rasim Özdenören gibi adlarýn ürünleri, Modern Türk Öykücülüðünde müthiþ bir derinleþme ve zenginleþmeye yol açar. Bugün, gittikçe gürbüzleþen bir dil olarak öykü, yazarý ve okuruyla en canlý, en zengin alaný iþaret ediyor.


  


Sizin için eleþtirmenlerin kullandýðý bir niteleme var, imgesel öykü yazdýðýnýz yönünde, ne dersiniz? Bu niteleme bize nasýl bir dil evrenini ifade ediyor?


 


Esasýnda bu tabirler son derece tartýþmalý ve sorunlu. Ama, sözgelimi imgelerle öykü kuran ve bir deneyimi imgesel biçimde aktaran yazarlarýn önümüze getirdiði metinlere bakýp, ‘imgesel öykü’ diyebiliyoruz. Þiirsellik öyküde zaten varolan, varolmasý gereken bir nitelik. Öykü dediðim gibi þiirle masal arasýnda bir yerde durduðundan ve hayatýn özündeki þiirsel mantýðý aktarmanýn da bir aracý olduðundan, bu niteliðe sahiptir.


 


Üretken bir yazarsýnýz, edebiyat ortamýna sürekli yeni ürünler sunuyorsunuz, okuzla aranýz nasýl?


 


Benim okurum az. Yazdýðým metinlerin ‘popülerleþme’ gibi bir derdi de þansý da yok. Doðasý gereði, nitelikli olan popülerleþemez. Bu yüzden geniþ bir okur kitlesine ulaþma arzusu içinde deðilim. Peki niçin yazýyorum? Bu da varoluþsal bir soru. Benim özellikle çocukluk ve ilkgençlik dönemim çok acýlý, çok ilginç ortamda geçti. Türkiyenin yaþadýðý bu modernleþme macerasýndan en çok nasiplenen bir kesime mensuptu ailem. Bir de babam sinema iþlettiði için, yüzlerce binlerce film izledim, zannediyorum muhayyilemi besledi bu. Ardýndan bir ‘cemaat’le tanýþtým ve yaþamým tümüyle deðiþti. Bütün bunlar sanýrým yazma isteðimin oluþmasýnda etkili oldu. Sonra, kendimi öykülerle ifade etmekten mutlu olduðumu farkettim. Böylece geliþti, gidiyor.


 


Belirli bir teknik kullanýyor musunuz öyküde, hangi teorik düþünceyi önemsiyorsunuz?


 


Benim pek kurallardan tekniklerden haberim yok aslýnda. Ýçimden nasýl geliyorsa öyle anlatýyorum. Bir kurgu filan yapmýyorum. Zaten eserin kuraldan önce geldiðini düþünürüm. Dikkat ederseniz, her öykü kitabýmla anlatým tarzým farklý bir yere doðru gider. Her kitapta yeni açýlýmlar, yeni bir dil arayýþý görülür. Bu kendiliðinden olan bir þey.


 


Özellikle ‘kýsa öykü’ yazmakta ýsrarcýsýnýz. Bu kimilerince olumlu kimilerince olumsuz karþýlanýyor, niçin kýsa(cýk) öykü,


öykü sýnýrlarýný umursamýyor musunuz?


  


Bazý kýsa metinler yazdým, yazýyorum. Yani küçük öyküler. Bunlar, esasýnda açýk uçlu metinler. Yani bir baþka zaman, hatta bir baþka yazar, benim býraktýðým yerden metni sürdürebilir. Bir de tabi okura bakan bir yönü var. Farklý okumalara imkan verebilir.


 


Çocuk ve kadýn sizin öykülerinizde neyi simgeliyor?


 


Çocuk saflýðý, kadýn da toplumun durumunu ifade etmede iki temel simgedir. Bir de özellikle üniversite yýllarýmda tanýdýðým kimi acýlý kadýnlarýn öyküleri de beni çok etkilemiþtir. Ýlk iki kitapta çok sayýda böyle öykü var.


 


Hangi metinleriniz sizin için vazgeçilmez,


hangilerini daha çok önemsiyor ve seviyorsunuz?


 


Bunu aslýnda her metin için ayrý düþünmek lazým. Ýlk metinlerimi ben sonradan yazdýklarýma göre daha çok severim. Gerçi Sýrlý Tuðlalar da coþkuyla yazdýðým bir kitap oldu. Oradaki metinlerde de hep manevi deneyimlerimi yazdým. Baþkalarýnýn hikayesini anlatýrken de kendi öykümmüþ gibi anlattým. Ben sanýrým öyküde soyutlamayý ve þiirselliði çok seviyorum, bu yüzden de zaman zaman abartýyorum. Ama, eskilerin anlattýðý gibi anlatmaktan hazzetmiyorum. Gerçi bu tarzýn örnekleri de vardýr ama, dediðim gibi, soyutlamayý seviyorum.


  


Temalarýnýz nereden geliyor, nereden besleniyor?


 


Okuduklarým ve yaþadýklarýmdan.


 


Her kitabýnýzla yeni bir ‘dil dünyasý’,


yeni bir biçem beliriyor, bu nasýl oluyor?


 


Evet böyle bir tutum var bende. Bu yüzden yeni bir kitabýn ilk iþaretleri belirdiðinde hissediyorum ki yeni biçimler de gelecek. Bir deneyimi anlatýrken o, aslýnda kendi yapýsýný kendisi kuruyor. Yani dil anlam olduðundan, anlatmak istediðiniz, kendi dilini zaten oluþturuyor. Öyle ki, bir þeyi anlatma imkanlarýnýz sonsuz olmasýna raðmen, yazdýktan sonra sanýyorsunuz ki, bu þeyi ancak böyle anlatabilirim.


  


Nasýl ve ne zaman yazýyorsunuz?


 


Ben her þartta, her yerde ve her zaman yazabiliyorum. Ama geceyarýsý tabi benim için daha bereketli ve çekici görünüyor. Yazmak için ne lazým? Kaðýt, kalem, sigara ve kahve.


 


Gençlere neleri öðütlersiniz?


 


Böylesi bir öðüdü yapabilmem güç. Ama, þunu önerebilirim: Ýnsanýn eylemleriyle düþünceleri arasýndaki açý büyük olmamalý. Ýnsan, varlýðýna iliþkin sorular soran metinler okumalý. O varoluþ macerasýnýn en aldatýcý dönemi olan dünya yaþamýnýn zevklerine kapýlmamalý. Gündelik olanla ilgilenmemeli. Aslolanla ilgili düþünmeli. Bunun için sanýrým acý çekiyor çoðu insan. Yani acýlar, insanýn varlýðýna temel oluþturan þeye dönmesini saðlýyor.


 


Yaþamýnýzý iki sözcükle özetleseniz,


neyle yaþýyorsunuz diye sorulsa, ne dersiniz?


 


Kulluk ve kitapla.


 


Teþekkürler


 


Ben de teþekkür ederim.




    Sadýk Yalsýzuçanlar ile Röportaj

    Yenilenmek, keþfetmek, yenilenmek ve yeniden keþfetmek.....

    Kim kime “Düþman Deðiliz” diye sesleniyor?

    Öyle bir þey yapabildiysem kendimi mutlu sayarým

    Yazmayý Seviyorum

 :: Editörün Seçimi ::



Ya Ben Ya Ýstanbul (Osmanlý Tarihinden Kesitler)

Sultan Yýldýrým Bayezid, Niðbolu Savaþý\'nýn ardýndan Kont d...

 :Haftanýn Yayýnevi:



Kent Kitap

...

 :: Haftanýn Yazarý ::



Avni Özgürel

1948 senesinde Ankara’da doðan Avni Özgürel, ilk, orta...

 :: Anket ::
Ayda Kaç Kitap Okuyabiliyorsunuz?
1
2
3
Çok Az
Hiç Okumam


Anket sonuçlarý...

 :: Röportaj ::



Yazmayý Seviyorum


 :: Reklam ::



 :: Reklam ::

Bunlari Biliyor musunuz?
Satın Almak için tıklayın


 :: Reklam ::

Bunlari Biliyor musunuz?



Webmaster | Gizlilik | Telif Haklar� |

�stanbul

� 2003 www.kitabiyat.com Her hakk� sakl�d�r.