17 yaþýnda, Ýstanbul Rober Kolej’de okuyan Gülfem Demiray, týpký daha önce ayný okulda okumuþ ve SINAVCI isimli kitabý yazmýþ Eren Yanýk gibi bir deneyime soyunmuþ. Oldukça akýcý bir dili olan genç yazarýmýz bakýn neler söylüyor:
“Her zaman dýþ görünüþüme çok dikkat eden biriyim. Hatta yakýnlarým, arkadaþlarým bile takýntý durumuna varan; üstüme, baþýma, saçýma,
gözüme bu denli dikkat etmemi eleþtirirler.
“Saçým kötü, burnum yamuk, göbeðim çýkýk,” gibi laflar ise hiç aðzýmdan düþmez.
Daha doðrusu “düþmezdi.” Ta ki bu yaz Avþa Adasý'nda kurulan engelliler çadýr kampýna gidene kadar.
Sonuçta hiç unutamayacaðým iki hafta geçirdim. Pek çok gönüllüyle birlikte kampa gelen engellilere yardým ettim. Onlara kimi zaman sabah sporu yaptýrdým, kimi zaman yüzme öðrettim. Kimi zaman da mutfaða girdim ve onlar için evde bile hiç denememiþ olsam da patates soydum.
Ve ben deðiþtim. KENDIMLE BARIÞTIM!
Peki, bu iki hafta sonunda ne deðiþti de ben artýk kendimle bu kadar uðraþmayý býraktým?”