Ýlk gördüðümde, Yalý Haný’nýn kapýsýnda “Askere Serbest” yazýyordu. “Acaba halk için yasak mý,” diye düþündüm. Çünkü gelen giden yoktu. Loþ, karanlýk ve kapalý bir alandý. Tarihi bir kokusu vardý. Eski ahþap duvarlarýn, kiriþlerin neler görüp yaþadýðýný merak ettim. Günümüzde öðrencilerin ve entelektüellerin uðrak yeri haline geldi. Bu mekânda, bazen ünlü yazarlar söyleþi yaparlar, bazen de kitap imzalarlar; böyle anlarda izdiham oluþur. Bazen de sessizlik kaplar ortalýðý. Bir bakýma Yalý Haný ülkedeki durumu yansýtan bir ayna gibidir: Bazen sönük, bazen ateþli. Doðal olarak Çanakkale’de yaþananlar handa yaþananlarý da etkilemiþtir.
Sadece insanlarýn deðil, binalarýn da öyküleri vardýr. Binalarýn öyküleri insanlarýn o gürültülü tarihlerinin taþa yazýlmýþ sessiz bir belgesidir. Týpký Yalý Haný’nýn öyküsü gibi.