Yüz küçük dünyadan oluþan bir anlatýlar bütünüdür Centuria.
Her biri birer sayfalýk bir “roman” kabul edilen bu küçük dünyalarýn baþkiþileri arasýnda soyut kendilikler, küreler, girdaplar, var olmayan þeyler, hayaletler, periler, hiçlik, boþluk, yokluk var. Her bir küçük roman, aslýnda upuzun bir roman olma potansiyelini içinde barýndýrýyor, bir öz gibi, bir tohum gibi.
Giorgio Manganelli, özenli, yalýn anlatýmý ve ironi yüklü üslubuyla olduðu kadar, sýnýrsýz denebilecek düþ gücünün etkisiyle okuru avucunun içine alýyor, peþinden sürüklüyor, kýþkýrtýyor ve adeta ona kendi centuria’sýný yazma esini veriyor.
Kitap çýktýðý zaman Ýtalya’da pek çok övgü almýþ, prestijli Viareggio ödülüne layýk görülmüþ, pek çok Avrupa diline çevrilmiþ ve yayýmlandýðý bütün ülkelerde yanký uyandýrmýþtýr. Italo Calvino’nun Görünmez Kentler’ine denk bir kitaptýr, keza Calvino da onu þu sözlerle selamlamýþtýr: “Ýtalyan yazýný yirmi yýldýr yoksunluðunu çektiði benzersiz bir yazara, her tümcesiyle eþsiz, dil ve düþünce oyunlarýnda tükenmez ve dayanýlmaz bir yaratýcýlýða sahip artýk... Olaðanüstü bir kitap Centuria.”
“Nasýl ki ateþ temizleyicidir, Centuria da meta-yýkýcýdýr, kendini siler ve bunun uzantýsý olarak baðlý olduðu gelenekleri de... Yerine yepyeni, saf ve büyüleyici bir þey koymak için.”