Maddeden ibaret görüyoruz hayatýmýzý. Mutluluðumuzu, geleceðimizi maddeye endeksliyoruz. Unutuyoruz sýrlarla kuþatýldýðýmýzý, sýr içinde var olduðumuzu, koza içinde týrtýl gibi yaþýyoruz. Bir gün bu kozayý yýrtýp kelebek olacaðýmýzý unutuyoruz. Dünya üzerinde yaþayan herkesin küçük de olsa bir sýr kapýsý vardýr. Kalbimize bir ýþýk gibi doðan, aydýnlatan; bizi kendimizle, hayatýn ve evrenin Ýlahi gerçeðiyle buluþturan; Yaratan’a açýlan sýr kapýsý…
Ama uyku tutmadý gözlerimi. Sanki içime serin serin kar taneleri yaðýyordu. Sanki kar taneleri selavat getiriyordu. Zaman nasýl geçti bilmiyormu. Az sonra dýþarýda sahur davullarý çalmaya baþladý. Sahur yapýp uyumayý düþündüm. Mutfaða geçtim. Baktým; yiyecekten eser yoktu. Küçük bir kuru ekmek, o kadar… tencere ise boþtu. Bir tane yumurta olsaydý yada bir parça peynir, birkaç zeytin… nerde… parasýzlýktan bir þey alamamýþtým eve… küçük ekmek parçasýyla sahurumu yaptým. Ama midem hala boþtu, hala açlýk hissediyordum. Oruç tutmaya niyetlenirken tereddüt ettim. Bu boþ mideyle nasýl oruç tutarým. Sonra uyumak için yataða uzandým. Öyle ya, bir an evvel uyumalýydým. Sabah iþe gidecektim. Uykusuz uykusuz ne yapardým sonra… (kitaptan)…