Evliya Çelebi, seyahatnamesinin en önemli özelliði yazarýn kendine has anlatým biçimi ve orijinal ifadeleridir. Yazar tarihi bir eseri tanýtýrken zaman zaman anlatýmý nükte ve hikayeciklerle süslenmiþ ve okuyucuyu sýkmadan onda merak uyandýrarak söyleceklerini ifade etmiþtir. Evliya Çelebi þehirlerin geçmiþini oradaki insanlarýn karakterlerini ülke ve milletlerin dil ve kültür özelliklerini bir bir sayarak günümüze çok zengin ve kýymetli bir kültür hazinesi býrakmýþtýr. O gezip gördüðü yerler hakkýnda tarihi bilgi vermekle kalmamýþ, kendi duygu ve düþünceleri ve özel yorumlarýyla da anlatýma renk katmýþtýr. Evliye Çelebi seyahatnamede türküler, atasözleri, þiirler ve þiveler hakkýndaki bilgilerle eserini ayný zamanda bir edebiyat eseri niteliði kazandýrmýþtýr. (arka kapaktan)
Fatih Sultan Mehmet, Ýstanbul’u fethettikten sonra burada nice camii çeþme, han köprü ve hamam yaptýrarak þehri güzelleþtirdi. Gaza malýndan bir büyük cami yaptýrmak içinde, mimar baþýný görevlendirdi. Camiinin bitimine yakýn bir sýrada Ayasofya’dan daha alçak, hangi camii olduðunu gören sultan hiddetle mimar baþýný huzuruna çaðýrýrdý ve onu þöyle azarlardý. Benim camimi niçin Ayasofya kadar yüksek etmeyip, benim birer Rum haracý deðerindeki sütunlarýmý keserek camimi alçak ettin. Mimar baþý padiþahým Ýstanbul’da çok deprem olur dünyanýn sonuna kadar dayanýp sapa saðlam dursun diye caminizin kubbesini Ayasofya’dan biraz alçak yaptým dedi. Fatih’in öfkesi kabardý ve özrü kabahatinden büyük bunun kesin ellerini bakalým diyerek emir verdi…. (kitaptan)