Türkiye’de yaþanan baþörtüsü yasaklarý ve bunlara baðlý geliþmeler, Müslümanlarýn geleceðinin tarihi açýsýndan oldukça anlamlý bir yere sahiptir. Bu son yýllarda baþörtüsü etrafýnda o kadar çok þey yazýldý ve söylendi ki, sonuç olarak acaba biz neler yazmýþýz, neler söylemiþiz, diye sordum kendi kendime. Gördüm ki, bütün yazýlanlara ve konuþulanlara raðmen hâlâ anlaþýlmamýþ, çarpýtýlmýþ ya da üstü örtülmüþ konular var. Ýktidarlar gizli ya da açýk yasaklara kýlýk-kýyafetle uðraþmayý, kýlýk-kýyafeti kendi yönelimlerine göre belirlemeyi hep gündemlerine almýþlar, gün gelmiþ örtülü hanýmlarýn okuyarak meslek sahibi olmalar yerine üniversitelerden uzaklaþtýrýlarak toplumda etkin konumlara gelemeyiþlerini programlamýþlar. Bu programlayýþta Batýlý anlamda “insani deðerlerin” ikiyüzlülüðü somutlaþmakta. Elinizdeki araþtýrma, bu konuyu kýlýk-kýyafetin iktidarlarla iliþkisi ekseni üzerinde ele aldý. Kýlýk-kýyafet ile kimlik arasýndaki o doðal baðlantýya, dolayýsýyla kýlýk-kýyafetin iktidarlar karþýsýndaki durumuna açýklýk getirmek amaçlandý. Yýllar boyu Ýslamcýlarla Batýcýlar arasýnda süregelmiþ örtü tartýþmalarýna yer verildi.